top of page
Yazarın fotoğrafıRamazan Demirci

Hasar tespit raporları ancak asıl işlemlerle birlikte dava konusu edilebilir....

T.C. D A N I Ş T A Y

Onbirinci Daire

Esas No : 2004/5324

Karar No : 2005/2421


Özeti : 7269 sayılı Kanunun 13/a maddesine 4864 sayılı Kanunun 1. maddesi ile eklenen fıkra hükmü gereğince, hasar tespit işlemi tek başına dava konusu edilemeyeceğinden, az hasarlı tespit işlemine karşı açılan davanın incelenmeksizin reddi gerekirken davayı esastan inceleyen mahkeme kararında isabet görülmediği hakkında.


Temyiz İsteminde Bulunan (Davalılar):

1-Bayındırlık ve İskan Bakanlığı-ANKARA

2-Erzincan Valiliği-ERZİNCAN


Karşı Taraf (Davacılar) : …

İsteğin Özeti : 27.1.2003 tarihinde meydana gelen depremde davacılara ait konutun az hasarlı tespitine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; uyuşmazlığın çözümü için mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu söz konusu yapının ağır hasarlı olduğu yolunda düzenlenen raporun mahkemelerince uyuşmazlığın çözümüne esas alınabilecek unsurları taşıdığı, davalı idarece beyan edilen itirazın raporu kusurlandırıcı nitelikte bulunmadığı bu durumda binanın az hasarlı olduğuna dair işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden Sivas İdare Mahkemesinin 29.6.2004 gün ve E:2003/822, K:2004/728 sayılı kararının, davalı idarelerden Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca hasar tespitinin raporunun depremden onsekiz ay sonra düzenlendiği, raporda belirtilen hususların deprem nedeniyle oluştuğunun kabul etmenin mümkün olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.


Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : ...

Düşüncesi : 7269 sayılı Kanunun 4864 sayılı Kanunla değişik 13.maddesi hükmü karşısında, kesin ve yürütülebilir nitelikte bulunmayan hasar tespit işlemine karşı açılan davanın incelenmeksizin reddi gerekirken, işin esasının incelenerek dava konusu işlemin iptali yolunda verilen idare mahkemesi kararında usul ve yasa hükümlerine uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.


Danıştay Savcısı : ...

Düşüncesi : Deprem nedeniyle gayrimenkulü az hasarlı olarak tesbit edilen davacı tarafından, bu işleme karşı yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 13.maddesinin (a) bendine, 4864 sayılı Kanunun 1.maddesiyle eklenen son fıkrasında, "Yapılacak asıl işlemlere esas olmak üzere, fen kurulları tarafından düzenlenen teknik mahiyetteki hasar tespit raporlarına mahalli ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde itiraz edilebilir ve hasar tespit raporları ancak asıl işlemlerle birlikte dava konusu edilebilir. Gayrimenkulleri kesin bir şekilde hasarsız olarak tespit edilenlerin veya gayrimenkullerinin hasar tespiti hiç yapılmayanların, yargı yoluna gitmeden önce, mahalli ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili idareye başvurmaları zorunludur" hükmü öngörülmüştür.

Bu hükme göre, hasar tesbit işlemine karşı doğrudan dava açılması mümkün olmadığı gibi, bu işleme karşı yapılan başvuru sonucu tesis edilen işlemin de nitelik itibariyle bu hukuki durumu değiştireceğini düşünmek olanaksızdır.

Ancak anılan hüküm uyarınca, yargı yoluna itiraz sonucu başvurulması mümkün olan işlemlerin, taşınmazları hasarsız olarak tesbit edilenler ile hasar tesbiti hiç yapılmayanları kapsadığı da izahtan varestedir.

Diğer taraftan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca davanın esastan incelenebilmesi için, dava konusu işlemin kesin ve yürütülebilir nitelikte bulunması, yani varolan hukuk düzeninde etki yaratması, hukuki sonuçların ortaya çıkarılması yönündeki iradenin açıklanmış olması ve başka bir makam ve mercinin onayına ihtiyaç göstermeksizin hukuk düzeninde değişiklikler meydana getirmesi gerekmektedir.


Olayda, davacıya ait taşınmazın az hasarlı olarak tesbit edildiği ve bu işleme karşı yapılan başvurunun reddine ilişkin işleme karşı işbu davanın açıldığı anlaşılmakta olup, bu haliyle kesin ve yürütülebilir niteliği bulunmayan dava konusu işlem, asıl işlemin hazırlayıcısı bir ön işlem niteliğinde bulunduğundan, incelenmeksizin reddi gereken davayı esastan inceleyen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Belirtilen nedenlerden dolayı temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

58 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


bottom of page